kutusuzkutkut

Kerpe’de bir adam dalga sörfü yapıyor!

Posted in hayat by kutusuzkutkut on Nisan 18, 2010

13 nisan tarihli hayata bakışlarımızı sorgulayan yazıyı bir ödev ile bitirmiş ve bu konu hakkında daha konuşacağımızı söylemiştim. Umarım ödevlerinizi yapmışsınızdır çünkü bu devam yazısı, belki iddalı olacak ama, hayatlarınızı değiştirebilir.

Gazetelerin pazar ekleri şarapçılığa girişen, dünya turuna çıkan, bahçecilik yapan, anadolunun ücra bir kasabasına yerleşen insanların hikayeleri ile doludur. Bu hikayelerin ortak özelliği başrol kahramanlarının emekli CEO, patron gibi belli yaşa gelmiş, iş hayatından çekilmiş insanlar olmalarıdır. Geçtiğimiz aralık ayında gene benzer bir hikaye okurken, hayatımda doğru yerde miyim sorusuyla bunalan ruhuma alarm zilleri çaldırtan bir detayı fark ettim: bu hikaye 28 yaşında, yani benimle yaşıt, bir gençle ilgiliydi.

Ufuk Akıncı Marmara Üniversitesi Ekonometri bölümünde okumuş, daha sonra sırasıyla borsacılık ve bir ithalat firmasında kariyer yapan ve masa başı iş hayatını sorgulayan bir arkadaş. Şöyle diyor: “İşimi yapıyordum ama kafamı kaldırdığımda gördüğüm manzara beni bitiriyordu. Yaptığım işi ne koklayabiliyor, ne ona dokunabiliyordum. Dokunabildiğim tek şey radyasyon saçan bir bilgisayar ekranıydı”. Aslında buraya kadar çok farklı ve heyecanlı bir hikayesi yok, bizim neslimize çok tanıdık gelecek bir hayat yaşıyor. Sonra bir gün artık bir bunalım mı, aydınlanma mı, çılgınlık mı ne derseniz diyin, parasız yaşayabilir miyim acaba diye düşünüp bisikletiyle 15 günlük bir geziye çıkıyor. Geziyle ilgili aktardıkları şunlar: “İstanbul’da ihtiyacım olmayan birçok alışkanlığım vardı. Bir sürü şeyi sanki çok gerekliymiş gibi algılıyordum. Bunlardan kurtulmak için en basite inmem, hayatımda elemeler yapmam gerekiyordu. Zor koşullarda yaşayabiliyorsam, paraya ihtiyacım da yok diye düşünüyordum. Kararsızlığım ve korkularım vardı ve bunlarla başa çıkma yollarını bulmalıydım. Yola çıktığım ilk gün üç arı boynumu soktu, moralim çok bozuldu. Ama aradığın bu değil miydi, al sana zorluk diyerek kendimi toparladım. Avlandıkça farkında olmadan duyularım da gelişiyordu. Müthiş avlanıyordum. Doğanın dengesinin bozulmaması gerektiğine inandığım için yeteri kadar balık yakalayınca önümden kocaman bir balık geçse de avlamıyordum. Balık yerken bira istiyordum ama sonra, su var ne gerek var diyerek vazgeçiyordum. Demek ki hayatta aslında elenecek çok şey var. Bunlar elendikçe, kafada öyle bir boşluk oluşuyor ki, bu kez tamamen kendinize konsantre olabiliyorsunuz.”.

İşte Ufuk böyle kendine konsantre olunca, ben bunu başarırım diyerek Karadeniz’in Kerpe kasabasına yerleşiyor. Hem de çocukluk hayali olan dalga sörfünü yapmak ve başkalarına öğretmek için! Dalga sörfü dedim, yanlış okumadınız. Adam profesyonel kariyerini, kent hayatını, dalga sörfü yapmak için bırakıp bir kasabaya yerleşiyor!  İşte bu bizim yaş grubunun bilmediği ya da görüp de anlatmaya çekindiği bir rüya olsa gerek!

Blog yazmanın iyi taraflarından biri olsa gerek, hayattı, mutluluktu diye yazıyorum haydi bir şansımı deneyim Ufuk’a bir mail atayım, kafamdaki bazı şeyleri sorup, blogu okuyanlarla paylaşayım dedim. Ben İran’ın nükleer programını soruşturuyormuşcasına, araşatırmacı gazeteci gazıyla “Ufuk Bey”  li böyle resmi falan mailimi atmıştım ki, ertesi gün “Geçelim “Bey”i, direkt ufuk diyelim” le başlayan ve oldukça samimi cevapların olduğu mail posta kutuma düşüverdi. İşte sorular ve Ufuk’un cevapları:

Kutkut: Kerpe’de hayat nasıl, tipik bir gününüz nasıl geçiyor?

Ufuk: Kerpe zaten benim doğumumdan itibaren bütün yazlarımı geçirdiğim biryer. Eskiden daha ormanlık ve güzel olmasına rağmen, hala tartışılmaz bir güzellikte benim için. Hayat dersen, hürriyetteki yazıdan da anlayacağın gibi hayatı ben burada kurmaya çalışıyorum çünkü kışları çok az insanın yaşadığı hatta ulaşımda bile zorlanılan bir yerden bahsediyoruz. gerçi bir o kadar da yapaylıktan uzak huzurlu ve doğa ile içiçe… Bir günüm hımm çok zor. Eğer dalga varsa akşama kadar günüm suda geçiyor. tabi kışsa önce sobayı yakmam lazım, yoksa dönüşte donuyorsun. onun dışında zaten sörftahtası yapımı bütün zamanımı alıyor. Kafama eserse de balık avlıyorum zıpkınla. Kışın bu aktivite oldukça nadir oluyor ama yaza doğru durgun günlerde dalmak da hem maddi hem de manevi destek oluyor bana.Tabi saydıklarım hep zevk için gibi, tipik olarak kışın özellikle yemek yap ısın(ısınmaya çalış) atölyede çalış tecrübe kazan be ufuk nidalarıyla kafamın etini yemekle geçiyor.

Kutkut: Kerpe’de yaşarken en çok zorlandığınız konu ne oldu?

Ufuk: Önceden zorlukları tartıp biçtiğim ve kendimi hazırladığım için zorlayan pek birşey olmuyor tabi. Dur ya ısınmak çok zor oluyor burda hala ısınmak için güzel bir sistem oturtamadım ama önümüzdeki kış gelen gidemeyecek. Soba keyfi bir başka tabi.

Kutkut: Şehir hayatında özledikleriniz, eksikliği hissettikleriniz neler?

Ufuk: Aslında şehir hayatında artık beni çeken hemen hemen hiçbirşey kalmadı. Gittiğim zamanlarda birkaç güne bunalıma giriyorum. Hatta buradan giderken de, Pazar günü yaşanan yarın iş var sendromu gibi bir çöküntü oluyor içimde.(Tabi kız arkadaşımı görmeye gidiyorsam ozaman durum biraz daha iyi oluyor benim için) Ama tabi bütün arkadaşların şehirlerde yaşayınca onların eksikliğini hissetmiyorum demek mümkün değil.

Kutkut: Yakınlarınızla ve arkadaşlarınızla ilişkilerinizi nasıl sürdürüyorsunuz? Sosyal hayattan uzaklaştınız mı?

Ufuk: Genelde ilişkilerim çok iyidir. Telefonla görüşmek yerine yüzyüze görüşmeyi tercih ediyorum. Ya onlar geliyor ya ben gidiyorum. Sosyal hayattan uzaklaşmak tabiki de böyle bir hayat seçmiş biri için çok kolay. Ama bunun dengesini de bulmanız gerkiyor. Aslında bu mevzu yazarak cevaplayamayacak kadar uzun nasıl anlatsamki iki cümleyle???? Şöyle desem, uzaklaşmadım ama istemesem de uzaklaşmaya meğilliyim.

Kutkut: Devamlı Kerpe’de misiniz, istanbula ne kadar sıklıkla gidiyorsunuz?

Ufuk: Genelde Kerpedeyim, İstanbul a genelde kız arkadaşımı görmeye gidiyorum. Bazen de iş görüşmelerine. Ama ana sebep hep kız arkadaşım oluyor tabi gitmişken de işlerimi halletmiş gibi oluyorum.

Kutkut: Mevcut yaşantınızda para kazanmak ne kadar önemli bir sorun sizin için? İlerisi için maddi güvence oluşturamamak gibi çekinceleriniz var mı?

Ufuk: Para evet büyük sorun değil mi? Ah şu denizleri kurutmasalardı da bende hergün balık yeseydim rahatça:) Valla param bittikçe (freelance) dışardan işler alıyorum mesleğim ile ilgili, raporlama gibi. Yada dediğim gibi burda bir hayat kurmaya çalıştığımdan para da kazanmak üzerine düşüncelerim var. Sörf sayesinde bu da gerçekleşecek diye ümitleniyorum. Maddi güvence de gerekli tabi ama işte bakalım hayat inşallah bizede rızkımızı verecektir 🙂

Kutkut: Gelecekle ilgili neler planlıyorusunuz, bir yirmi yıl sonra da şu an yaşadığınız hayat sizi memnun edecek mi sizce?

Ufuk: Gelecekte neler olacağını bilseydim planlardım ama malesef ben bilemiyorum. Şu an yaşadığım hayatta hergün kendime birşeyler kattığımdan ve yaşamımı geliştirdiğimden gelecekte şuan yaşadığım hayata sahip olmayacağım bu sebepten de memnuniyet sanırım o zamanki yaşadığım hayat için geçerli olacak.

Kutkut: Unutmadan, dalga sörfü eğitimlerinden de biraz bahseder misin?

Ufuk: Dalga sörfü eğitimi 1,5 – 2 saat kadat sürüyor. Ders ücretleri 100tl kişi başı. Haziran sonundan itibaren wetsuit gerektirmeksizin gelip ders alınabilir. Ben kendi imkanlarımla tedarik ettiğim eğitim bordlarıyla aynı anda 6 kişiye kadar grup ders verebiliyorum. Zaten Hürriyetteki yazıdan da biliyorsundur, Güney Afrika’dan aldığım sponsorluk sayesinde eğitmenlik sertifikası almayı ve Türkiye’ deki ilk surf eğitmeni olma şansı yakaladım. Onun dışında bilemedim ne bilgi vereyim, ilgilenenler mailden ulaşabilirler bana. Elimden geldiğince kalacak yer konusunda da yardımcı olmaya çalışıyorum burda tanıdık pansiyonlardan.

Kutkut: Son olarak, bizlere ( şehir ve kariyer koşuşturmasında olanlara) neler önerirsiniz, neler söylemek istersiniz?

Ufuk: Abi valla ne diyeyim. Çalışırken hep kıskandım koşturmacanın içerisinde hiç düşünmeden hayatını sürdürebilenlere. Bende hep bir huzursuzluk hep bir mutsuzluk, hatta hep bir hastalanma durumu. Bu sebepten hiç söyleyebileceğim birşey yok valla. Zaten ne haddime ki böyle yorum yapmak bana kalırsa. Biz geçelim bu soruyu. Ama buyrun gelin yazılı değil yüz yüze sohbet edelim diyebilirim.

Çok kısaca tanıdığım Ufuk böyle işte; mutlu, sörf yapıyor, sörf tahtası yapıyor, çocukluk hayalinin peşinde, gelecek konusunda rahat ve en büyük derdi sobasıyla. Bu uzun yazının kısa özeti şu aslında: Başka olasılıklar, başka hayatlar, başka seçimler de var. Kariyer yapmak, para kazanmak, tüketmek kafanızda soru işaretleri bırakıyorsa ya da hayallerinizin hiçbir zaman gerçek olamayacağını düşünüyorsanız,  Kerpe’de sizin yaşlarınızda bir adam dalga sörfü yapıyor, unutmayın!

* Ufuk sanırım bu yazıyı takip edecektir, dolayısıyla aklınıza gelen soru ve ya söylemek istediklerinizi yorumlar kısmına yazabilirsiniz. Yok ben özelden ulaşayım diyorsanız mail adresi: ufuk_akinci@surfartclub.com ya da facebook sayfası surfartclub’ı bulup oraları deneyebilirsiniz. Ama bence gelin en güzeli toplayalım çadırları hem Ufuk’un sohbet davetini değerlendirelim hem de dalga sörfünü hayatlarımıza katalım. İyi fikir diyenler, beni nerede bulacağınızı biliyorsunuz.